Ayla KAVASOĞLU tarafından sitemize gönderilmiştir. Teşekkür ederiz…
ÖZLEDİM ANNE
Gurbetin ışıkları gönlümü aydınlatmıyor anne
Toprağı buram buram mis gibi kokmuyor
Gurbetin hiçbir nimeti beni mutlu etmiyor
Gözlerimin önünden yurdumun hiçbir şeyi gitmiyor anne
Duygularım kördüğüm olmuş gözyaşım gelmiyor
Şakır şakır konuşan dilim şimdi konuşmuyor anne
Ne geceler nede gündüzler geçmiyor durmuş sanki
Sevdiklerim aklıma geliyor adlarını söyleyemiyorum anne
Nereden çıktı gurbette yaşamak bilemiyorum
Ölüme yavaş yavaş gidiyorum sanki anne
İnsanlar somurtmuş telaşlı hep izdiham içinde
Ne olacak benim bu halim şaşırdım kaldım anne
Gaz lambasının ışığını özledim anne
Gurbetin rengarenk projektörleri mutlu etmiyor beni
Kuru ekmeğimi çorbaya doğradığım günleri özledim
Koyun yoğurdundan yapılmış buz gibi ayranı kana kana içmeyi özledim anne
Gurbetin albenisi güzel ama içimi güldürmüyor
Buranın rüzgarları bir hoş esmiyor serinletmiyor beni
İnsanların bakışları ürkütüyor beni küstürüyor
Ne yersem yiyeyim lezzet alamıyorum anne
Adım çıktı zengine mutlu fakirliğimi arıyorum
Helal kazanılmış lokmaları arar oldum anne
Bu genç yaşımda kamburlaştı belim yüzüm asık
Manevi zenginliğimi kaybedeceğime üzülüyorum anne
Soframdaki bereketi evimdeki eski huzurumu özledim
Büyüklere saygılı küçüklere sevgili olmayı arıyorum artik
Ahde vefayı ihlası ve bir lokmayı birlikte paylaşmayı özledim
Maharetli ve nasırlı ellerinden öpmeyi özledim anne
Süzülmüş mercimek çorbasını kaşıklarken buharındaki mutluluğu özledim
Bismillah ile başlayıp Elhamdülillah diyerek sofradan kalkmayı özledim anne
İnsanların canı gönülden birbirlerine gidip gelmelerini özledim
Mevlana nın dediği gibi ya göründüğün gibi ya da olduğun gibi görün olanları özledim anne
Yapmacık hareketler kendine iyi bak cümlesi bana yavan geliyor
Dostça kucaklaşmayı kucaklaşırken de samimiyeti özledim anne
İçi boş olan görüşelim tamam mı cümlesini sevmiyorum artik
Erkekçe el sıkışmayı sevdiğini asla yarı yolda koymamayı özledim anne
Güneşte ısınmış su ile yıkanmayı özledim
Komşuların dayanışmasını birbirlerine yemek göndermesini özledim anne
Herkesin kendi kapısının önünü yıkayıp temizlemesini özledim
İnce uzun sokakların güzelliğini özledim anne
Gurbette ölmek hoşuma gitmiyor korkuyorum
Bir Fatihanın okunup okunmayacağını düşünüyorum anne
Mezarımın üstünde kuşların cıvıldaştığı bir ağaç istiyorum
Bunları hep tasavvur etmekten gurbet hayatı beni uyutmuyor anne
Tezek dumanının tütmesini çeşitli hayvan seslerini özledim
Tezek ateşinde pişirilen yemeklerin damakta bıraktığı lezzeti özledim anne
Kırlarda kor ateşte demlenen kaçak çayın tavşankanına benzemesini özledim
Başımı dizlerine koyup şekerlemeyi özledim anne
Kim ne derse desin ben patika yolların tozunu özledim
Ben bir bağbancının her geçen yolcuya salkımlarca üzüm vermesini özledim anne
Ben insanların selamlaşmasını kolay gelsin bereketli olsun demelerini özledim
Ve ben kuşların insanlardan ürkmeden özgürce uçmalarını özledim anne
Bu hayata alışamadım Soluğum kesildi Takatim tükendi
Yarını karanlık geleceği meçhullerden oldum anne
Kavuşmak için eski günlerimdeki mutluluğuma hep dua ediyorum
Başka annelerin şefkati beni tatmin etmiyor yorgunluğumu gidermiyor anne
Babamın yorgun argın işten gelirken gözlerindeki mutluluğu ve sevinci özledim
Biz çocukların etrafında dönmesini ve hoş geldin babacığım demeyi özledim anne
Bugün çok yoruldum Taş duvar inşaatında çalıştım ama yinede şükürler olsun demesini özledim
Yıldızları bir bir saymaya çalışırken derin uykuya dalmayı özledim anne
Bahar gelince gül bahçelerinden gül toplamayı özledim
Topladığım gülleri öğretmenime vermeyi ve başımın sevgiyle sıvazlanmasını özledim anne
O şevk ile eve geldiğimde ekmeğimi gün pekmezine bandırarak karnımı doyurmayı özledim
Sonrada musluktan akan hamravat suyundan doyun cana içmeyi özledim anne